"Demokratikleşme Paketi": Anadilde özel okullar ve Yaşam tarzına koruma

 Demokratikleşme Paketin Özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğittim hakkı, yaşam tarzına koruma ve gösteri yürüyüşleri ile ilgili içeriği.

ÖZEL OKULLARDA FARKLI DİL VE LEHÇELERDE EĞİTİM HAKKI

Başbakan Erdoğan, "Demokratikleşme Paketimizde, bir başka önemli düzenlememiz eğitimle ilgili… Yapacağımız yasal değişikliklerle, özel okullarda, farklı dil ve lehçelerde eğitimin önünü açıyoruz. Bu konuda dünya örneklerini çok yakından inceledik. Biliyorsunuz, 2003 yılında yaptığımız değişiklikle, farklı dil ve lehçelerin öğrenilmesi amacıyla özel kurs imkanını getirmiştik. Daha sonra ise, üniversitelerimizde, farklı dil ve lehçelerle ilgili birimlerin açılmasını sağlamıştık. Geçen yıl yaptığımız eğitim düzenlemesiyle, farklı dil ve lehçelerin okullarda seçmeli ders olarak öğretilebilmesinin yolunu açmıştık. Şimdi de, özel okullarda farklı dil ve lehçelerde eğitim verilmesini mümkün hale getiriyoruz. Ülkemizde Türkçe dışındaki dillerde eğitim ve öğretim konusu, 2923 Sayılı Kanun ile düzenlenmiştir. Bu kanuna yapacağımız bir Ek ile Özel Eğitim Kurumları Kanunu hükümlerine tabi olmak üzere, farklı dil ve lehçelerde özel öğretim kurumu açılabilecek. Bu kurumlarda eğitim ve öğretimin yapılacağı dil ve lehçeler Bakanlar Kurulu’nca tespit edilecek. Milli Eğitim Bakanlığımız, bu tür kurumların açılmasına ve denetimine ilişkin esasları çıkaracağı bir yönetmelikle düzenleyecek. Programlar, Kanun’da yer aldığı gibi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından belirlenecek. Yine mevcut Kanun’da yer aldığı gibi, bu okullarda da belli dersler Türkçe olacak" diye konuştu.

 

NEFRET, AYRIMCILIK, YAŞAM TARZINA MÜDAHALE GİBİ SUÇLAR

Başbakan Erdoğan "Yeni süreçte, nefret, ayrımcılık, yaşam tarzına müdahale gibi suçlarla daha etkin şekilde mücadele etmeye başlıyoruz. Nefret saikiyle işlenmesi durumunda, belirli suçların cezalarını daha da artırıyoruz. Belirli suçlar, kişinin, dili, ırkı, milliyeti, rengi, cinsiyeti, engelliliği, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini veya mezhebi nedeniyle işlenirse, cezası daha da ağırlaşacak. Ayrımcılıkla daha etkin mücadele etmek için, ceza miktarlarını artırıyoruz. Kişinin, inançlarının gereğini yerine getirmesi dolayısıyla, belli haklarını kullanmasını, belli haklardan yararlanmasını engelleyenleri ceza kapsamına alıyoruz. Bu sebeple işlenen suçun cezasını da 1 yıldan 3 yıla kadar artırıyoruz. Türkiye’de hiç kimse, dilinden, ırkından, milletinden, renginden, inancından ve inancının gereğini yerine getirmekten dolayı ayrımcılığa maruz kalmayacak. Ayrımcılıkla mücadele ve eşitlik kurulu kuruyoruz. Ayrımcılık yasağının ihlali halinde, konuya ilişkin görev ve yetkisi bulunan kamu makamları, ihlali sona erdirmek, sonuçlarını gidermek, tekrarlanmasını önlemek üzere gerekli tedbirleri almakla yükümlü kılınacak. Yaşam tarzına saygıyı, Türk Ceza Kanunu ile güvence altına alıyoruz. Türk Ceza Kanunu’nda yapacağımız değişiklikle, dini inancın gereğinin yerine getirilmesinin engellenmesini de ceza kapsamına alıyoruz. Dini ibadet ve ayinlerin, bireysel olarak da yapılmasının engellenmesini aynı şekilde bu kapsama alıyoruz. “cebir veya tehdit kullanarak, ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, bir kimsenin inanç, düşünce veya kanaatlerinden kaynaklanan yaşam tarzına ilişkin tercihlerine müdahale edenlere, ya da bunları değiştirmeye zorlayanlara, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası getiriyoruz" dedi.

 

TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞLERİ

Reform Paketi kapsamında, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkındaki Kanunda önemli değişiklikler yapacaklarını kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu kapsamda, öncelikle, toplantı yer ve güzergahının belirlenmesinde katılımcılığı sağlıyoruz. Mülki amir, ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşlerini almak suretiyle nihai kararını verecek. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin sürelerini de uzatıyoruz. Açık yerlerde, güneşin batışından bir saat önceye kadar sürebilen toplantılar, mevcut durumu söylüyorum, güneş batmadan dağılacak şekilde; kapalı yerlerde saat 23’e kadar süren toplantılar da, saat 24’e kadar yapılabilecek. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde, hükümet komiseri uygulamasına son veriyoruz. Mevcut durumda, Hükümet Komiseri tarafından üstlenen yükümlülükler, artık Düzenleme Kurulları tarafından yerine getirilecek. Kurul, toplantının amacının dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesinin imkansız olduğunu gördüğü durumda, dağılma kararı alacak ve durumu kolluk amirine bildirecek. Gösteri ve yürüyüş, kanuna aykırı hale gelirse, Düzenleme Kurulu, gösteri ve yürüyüşün sona erdiğini ilan edecek ve bunu kolluk amirine bildirecek.  Düzenleme Kurulu bu görevi yerine getirmezse, o mahallin en büyük mülki amiri, toplantıyla ilgili kararını verecek."