Venizelos - Davutoğlu Ankara'da bir araya geldiler
Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos 19 Temmuz 2013 tarihinde Ankara’ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ve Konuk Bakan ikili ilişkilerin yanısıra Avrupa Birliği ile ilişkiler ve özellikle Ortadoğu bağlamında yaşanan bölgesel gelişmeleri ele aldılar. Düzenlenen ortak basın toplantısında Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Mevkidaşı Venizelos'un Yunanistan’da yeni hükümetin göreve başlamasının ardından ilk ziyaretlerinden birini Ankara'ya gerçekleştirmesinin sembolik olarak çok önemli olduğunu vurguladı. "Bu ziyaret aramızdaki yakın dostluk ve komşuluk ilişkisinin, ayrıca son dönemlerde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ile geliştirdiğimiz stratejik ilişkilerin doğal yansıması" diye konuşan Dışişleri Bakanı Davutoğlu, görüşmeler sırasında Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin son toplantısında ele alınan kararların gözden geçirildiğini, bir sonraki toplantının gelecek sene başında Yunanistan'da yapılacağını, kendisinin de Kasım ya da Aralık ayında Yunanistan'ı ziyaret edeceğini söyledi. Ticaret, turizm, enerji ve kültür alanlarında ikili işbirliğinde yaşanan gelişmelerin memnuniyet verici olduğunu belirten Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan TANAP anlaşması sonrasında, projenin devamı mahiyetinde TAP projesi konusunda varılan mutabakatın Türkiye-Yunanistan ilişkileri bakımından önemine işaret etti. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye ve Yunanistan arasındaki istikşafi görüşmelerin de pozitif bir atmosferde sürdüğünü, Doğu Akdeniz'de barış, huzur ve refahın egemen olması için Kıbrıs sorununun çözülmesi bağlamında Türkiye’nin görüşlerini Mevkidaşıyla samimi bir şekilde paylaştığını dile getirdi. Görüşmelerde Avrupa Birliği ile ilgili gelişmeleri de ele aldıklarını kaydeden Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Yunanistan'ın Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği destekten dolayı memnuniyetimizi ifade ettik. Bu desteğin artarak devam etmesi konusundaki beklentimizi de paylaştık” dedi. Öte yandan, Yunanistan Dışişleri Bakanı Venizelos, iki ülke arasında başlatılmış olan yakın işbirliğinin meyvelerinin artık toplanmaya başlandığını, Yunanistan'ın AB dönem başkanlığını üstlenmesinin ardından en kısa süre içerisinde Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi'nin üçüncü toplantısının yapılmasını hedeflediklerini belirtti. Venizelos, doğalgaz ve enerji alanındaki işbirliğinin iki ülke arasında yeni bir dostluk köprüsü oluşturduğuna da işaret etti. Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu’nun Yunanistan Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos İle Ortak Basın Toplantısı, 19 Temmuz 2013, Ankara DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU- Değerli basın mensupları, çok değerli dostum, meslektaşım, Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Sayın Evangelos Venizelos’u Ankara’da ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Her şeyden önce ben kendisine teşekkür etmek istiyorum. 24 Haziran’da yeni Hükümetin göreve başlamasından sonraki ilk ziyaretlerinden birini Ankara’ya yapması bizim açımızdan sembolik olarak çok önemli. Bu aramızdaki yakın dostluk ilişkisinin ve komşuluk ilişkisinin, ayrıca son dönemlerde Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi ile geliştirdiğimiz stratejik ilişkilerin doğal bir yansımasıdır. Bugün önce başbaşa sonra heyetler arasında son derece sıcak bir atmosferde - şahsi dostluklarımızı da pekiştirecek şekilde - gündemdeki temel konuları ele aldık. Üç ana başlıkta konuları ele aldık. Birisi; ikili ilişkiler, ikincisi Avrupa Birliği çerçevesinde ilişkiler, üçüncüsü de son dönemde özellikle Ortadoğu bağlamında yaşanan bölgesel gelişmelerdir. İkili ilişkilerde özellikle Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyinin son toplantısında ele alınan kararları gözden geçirdik. Bir sonraki toplantı bildiğiniz gibi gelecek sene başında Yunanistan’da olacak. Ben de bu sene içinde muhtemelen Kasım-Aralık aylarında bir Yunanistan ziyareti yapacağım ve orada bu Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi çalışmalarını gözden geçirip yeni anlaşmaları, atılacak yeni adımları ele alacağız. Ticaret, turizm, enerji, kültür alanlarındaki işbirliğimizdeki olumlu gelişmeler hepimizi memnun ediyor. Özellikle son bir hafta 10 gün içindeki önemli bir gelişme Türkiye-Yunanistan ilişkilerine yeni boyut katacak niteliktedir. Bu da Türkiye ile Azerbaycan arasında imzalanan TANAP Anlaşması sonrasında, projenin devamı mahiyetinde TAP Projesi konusunda mutabık kalınmasıdır. Bu proje Türkiye ile Yunanistan’ı enerji bağlamında birbirine tamamıyla irtibatlandıracak sonuçlar doğuracak olup, bu alandaki ilişkilerimizi daha da pekiştirecektir. Ayrıca, aramızdaki süregiden sorunları çözmek anlamında süregiden mekanizmalarla ilgili de istişarelerde bulunduk. İstikşafi görüşmelerimiz son derece pozitif bir atmosferde devam ediyor. Müsteşarlarımız arasında süren çalışmalarda, bakanlıklarımız arasında, bunlarda da çok pozitif bir atmosfer var. Bu konuda bundan sonra atılacak adımları da gözden geçirdik. Yine Doğu Akdeniz’de barış, huzur ve refahın egemen olması için Kıbrıs sorununun çözülmesi bağlamındaki görüşlerimizi de son derece samimi bir şekilde paylaştık. İkinci gündem maddesi olarak; Avrupa Birliği’yle ilgili gelişmeleri de gözden geçirdik. Bu özellikle bu dönemde çok önemlidir. Çünkü 2014’ün ilk yarısında Avrupa Birliği’nde Yunanistan dönem başkanlığını devralacak, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde yeni bir ivme katılabilmesi açısından bu önemli bir dönem olacaktır. Gerek yeni fasılların açılmasıyla Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerine ivme katılması gerek vize muafiyeti rejiminin başlatılmasıyla Türkiye’nin vize rejimi anlamında Avrupa Birliği’nin parçası haline gelmesi, gerekse başta serbest ticaret anlaşmaları konuları olmak üzere Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki ekonomik ve siyasi konuları da ele aldık. Biz Yunanistan’ın Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğine verdiği destekten dolayı memnuniyetimizi ifade ettik, bu desteğin artarak devam etmesi konusundaki beklentimizi de paylaştık. Nihayet özellikle bölgesel gelişmeler bağlamında Ortadoğu’daki son gelişmeleri ele aldık. Türkiye olarak kanaatlerimizi paylaştık ve özellikle Arap Baharı sonrasında Ortadoğu’da başlayan demokratik geçiş süreçlerine verdiğimiz desteği bir kez daha teyit ettik. Bu konuda da benzer perspektiflere sahibiz. Tabii bu çerçevede Mısır konusunu kapsamlı bir şekilde ele aldık. Mısır’da demokrasinin bir an önce tekrar restore edilmesi, demokratik anlayışa dönülmesi ve seçilmiş Mısır halkının iradesine saygı gösterilmesi ve bir an önce demokratik süreçlerin işlemeye başlaması konusundaki Türkiye olarak kanaatimizi de değerli dostumla, muhatabımla paylaştık. Mısır’da bir kişiyi, grubu, bir yaklaşımı değil temel demokratik ilkeleri savunuyoruz ve Mısır halkının iradesine saygı duyulması gerektiğini söylüyoruz. Ümit ederiz ki, çok köklü medeniyetlere beşiklik etmiş olan ve son derece önemli bir bölge ülkesi olan bölgenin belkemiği, omurgası bir ülke olan Mısır’da en kısa sürede bütün tarafların katıldığı ve tamamıyla sivil mekanizmalar, demokratik mekanizmalar içinde yürüyen bir süreç devreye girer. Değerli dostum Evangelos ile bundan sonraki süreçlerde de, özellikle bölgesel sorunlarda da yakın temas içinde olma konusunda mutabık kaldık, inşallah çok daha sık bir şekilde görüşeceğiz, belki bu yaz içinde tekrar biraraya gelmemiz de söz konusu olabilir. Tekrar hoş geldiniz diyorum değerli dostuma, daha sık bir şekilde bekliyoruz. YUNANİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI EVANGELOS VENİZELOS- Sayın Davutoğlu’na bana ülkenizi ziyaret etmek amacıyla göndermiş olduğu nazik davetinden dolayı çok teşekkür ediyorum. Ve ayrıca benim görevi devralmamdan kısa bir süre sonra bu ülkede bulunmamın bu sembolik anlamının çok değerli olduğunu düşünüyorum. Sayın Davutoğlu’nun da isabetle belirttiği gibi, görüşmelerimizin ilk temel maddesi ikili ilişkilerimizdi. İki hükümet arasında başlatılmış olan bu yakın işbirliğinin meyvelerini artık toplamaya başladık. Yunanistan’ın AB Dönem Başkanlığını alacağı tarihten itibaren en kısa süre içerisinde üçüncü yüksek düzeyli işbirliğini başlatmamız konusunda mutabakata vardık. Ayrıca, bundan önce gerçekleştirmiş olduğumuz iki yüksek düzeyli işbirliği konseyi toplantıları neticesinde imzalamış olduğumuz belgeleri, her iki ülkenin meclislerinde de bir an önce onaylanması amacıyla mutabakata vardık. Özellikle ekonomik alanda başlatmış olduğumuz işbirliğinin tekrar söylüyorum meyvelerini toplamaya başladık, özellikle turizm alanında, altyapı alanında, ulaştırma alanında işbirliğimiz artarak devam etmektedir. İki ülke arasındaki turizm alanında giden-gelen sayısını daha fazla artırmak için tabii ki yapmamız gereken, atmamız gereken daha adımlar olduğunu biliyoruz. Bizler de bunları kendi Avrupa Birliği yükümlülüklerimiz çerçevesinde bir an önce yerine getirmek istiyoruz. Özellikle doğalgaz ve enerji alanındaki boru hatları iki ülke arasında başlatılmış olan bu işbirliğini yeni bir köprü, yeni bir dostluk köprüsü oluşturmaktadır. Bu bizler için ve bölge için jeostratejik anlamda da çok önemli bir işbirliğidir. Ülkelerimiz arasındaki ilişkiler sadece ekonomik veya kültürel ilişkiler değildir. Tabii ki siyasi ilişkiler de önemli bir boyut kapsıyor. Bu çerçevede de zaten Kıbrıs konusunda temaslarımızın önümüzdeki günlerde daha da yoğun bir şekilde devam etmesine ve istikşafi görüşmelerin de devam etmesine karar verdik. İkinci başlık da Türkiye’nin AB yönelimidir. Yunanistan, Türkiye’nin AB yönelimi konusunda temel stratejik tercihini yapmıştır. Bu tercihimiz de Türkiye’nin bu yönelim çabaları çerçevesinde kendisini her zaman desteklemektir. Ve Yunanistan’ın AB dönem başkanlığını üstleneceği süreç içerisinde de bu konuda önümüzde daha farklı fırsatların olacağına inanıyorum. Bizler için bir Avrupalı Türkiye, daha doğrusu AB müktesebatı içerisinde hareket eden Türkiye, her zaman bugünkünden hem ikili ilişkilerimizde, hem de geniş alan bölgemizde, daha doğrusu Akdeniz’de daha da önemli roller oynayabilecek olan bir Türkiye olarak değerlendiriyoruz. Diğer görüştüğümüz konulardan birisi de, Sayın Davutoğlu’nun ifade ettiği gibi Ortadoğu konusudur. Kendisi tabii ki özellikle Mısır konusunda kendi görüşlerini bize ifade etti, biz de kendi görüşlerimizi ifade ettik. Tabii ki bizim için önemli olan bir AB üye ülkesi olarak Avrupa Birliği’nin bu konuda izlemiş olduğu dış politika ekseninde hareket etmektir. Ancak bunlardan da öte bizim için de tabii ki önemli olan istikrar içinde bir Mısır’ın olması, demokratik bir Mısır’ın bulunması, şiddetten uzak bir Mısır’ın bulunmasıdır ve bütün bunlar sağlandığı takdirde de bölgede çok daha etkili bir Mısır’ın ortaya çıkacağına inanıyoruz. Meslektaşım Sayın Davutoğlu’yla bugün yapmış olduğum görüşmede almış olduğum mesajlar benim bugün öğleden sonra Mayorka’da birçok Avrupalı meslektaşımla yapacağım görüşmelerde, özellikle de Pazartesi günü Avrupa Birliği Dışişleri Bakanlığı Konseyinde yapacağımız temaslarımda son derece yararlı olacak. Sevgili dostum Ahmet Davutoğlu’na, bizlere göstermiş olduğu bu kadar sıcak misafirperverlikten dolayı çok teşekkür ediyorum ve kendisini en kısa süre içerisinde buna karşılık verebilmek amacıyla Atina’ya bekliyorum. DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU- İnşallah biz de en kısa zamanda icabet edeceğiz. Evet, sorulara geçelim. SORU- Sayın Davutoğlu’na şunu sormak istiyorum: Bize biraz önce bahsettiğiniz bu enerji işbirliği konusunda daha somut olabilir misiniz; sorumun ilk şıkkı budur. İkinci şıkkı da; Yunanistan’ın münhasır ekonomik bölge ilan etmesini nasıl görüyorsunuz? DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU- Şimdi Avrasya ölçeğindeki enerji hatlarına bakıldığında en önemli koridorlarından birinin Hazar - Karadeniz’in güneyinden geçip Avrupa’ya ulaşan koridor - olduğu gözükür. Bu çerçevede, geçmişte birçok proje gündeme geldi. Birçok fizibilite çalışmaları yapıldı, farklı güzergahlar gündeme geldi. Ancak son 1 yıl içinde gerçekleşen iki anlaşma, daha doğrusu bir anlaşma ve sonra alınan bir karar bu güzergahın daha da netleşmesi sonucunu doğurdu. Bu anlaşma, Türkiye ile Azerbaycan arasında TANAP Anlaşmasıdır. Böylece Hazar’dan Türkiye sınırına, Edirne’ye kadar olan akış ve güzergah kesinleşmiş oldu. Buradan Avrupa’ya dönük güzergah konusunda iki alternatif vardı. TAP’ın devreye girmesiyle de Türkiye’den Yunanistan’a giden ve oradan Avrupa’ya ulaşan koridor kesinleşmiş oldu. Böylece bu kuşak Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkileri de pekiştiren bir kuşak olacaktır. Tabii bu kuşak üzerinden diğer balkan ülkelerine, dost balkan ülkelerine, komşu ülkelere çıkışlar, bazı eklemeler yapılabilir. Bundan sonra bu temel üzerinde enerji alanında Türkiye ile Yunanistan arasında çok büyük bir işbirliği alanının doğacağına inanıyoruz. Bu aramızda yeni bir koridor oluşturuyor. Türkiye ile Yunanistan arasındaki Ege bağlamlı olarak ortaya çıkan sorunlar ve işbirliği alanları konusunda ise, zaten yürümekte olan bir istikşafi görüşmeler mekanizması vardır. Biz Ege’yi bir barış ve refah havzası haline getirmek istiyoruz. Bu konuda da görüşmelerde epeyi mesafeler alındı. İki ülke için de geçerli bir şey söylemek istiyorum; tek taraflı deklarasyonlardan daha çok, her iki tarafta bu işbirliği alanını genişletmeye yönelmeliyiz. Bu ortak hedefimiz için çok daha doğru bir yoldur. Ben bu konuda çok iyimserim, inşallah Ege’nin iki kanadı aynen Edirne üzerinden enerjide olduğu gibi iki kanadı da ekonomi ve turizm yoluyla birleşecek. YUNANİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI EVANGELOS VENİZELOS- Müsaade ederseniz bu konuda ben de bir ilave yapmak istiyorum. Biraz önce konuşmamda bu iki ülke arasındaki doğalgaz enerji hatlarından bahsettim. Bizler için aslında diğer tüm ülkelerde olduğu gibi alternatif enerji kaynaklarının olması her zaman tercihimizdir. Bu alternatif enerji kaynaklarının hem kaynak olarak, hem de güzergah olarak telakki ediyorum. Avrupa’nın doğalgaza olan ihtiyacı her yıl gittikçe artmaktadır, önümüzdeki yıllarda toplam olarak Avrupa’nın 7 katrilyon metreküpten fazla doğalgaza ihtiyacı olacak. Oysa şu anda kullanılan bu doğalgaz hattının vermiş olduğu, sağlamış olduğu doğalgaz toplamı 10 milyar metreküptür. Yani, bunun anlamını herhalde buradan görüyorsunuzdur. Türk-Yunan ilişkileri çerçevesinde baktığımız zaman TAP ve TANAP projelerini bir dostluk projesi olarak, bunları barış projesi olarak biz görüyoruz. Biraz önce sormuş olduğunuz münhasır ekonomik bölgeyle ilgili olarak, aslında bunun cevabı çok basit; tüm ülkeler bu konudaki haklarının ne olduğunu, mevzuatın ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Tüm ülkeler uluslararası hukuk çerçevesinde kendi egemenlik haklarını muhafaza etmeye çalışırlar. Tüm ülkeler - bu sadece bizim bölgemiz için değil, tüm dünya için söylüyorum - ihtiyaç olan, gereken her yerde uluslararası hukuk çerçevesinde ve uluslararası kamuoyu tarafından kabul edilebilecek çözümleri bulmak için görüşmek ve tartışmak zorundadırlar. SORU- Efendim ilk sorum Sayın Konuk Bakana; görüşmelerde Kıbrıs sorununu da ele aldığınızı belirttiniz. Dışişleri Bakanlığınız döneminde bu konudaki mevcut sorunun çözümü konusundaki tıkanıklığın aşılması için ne gibi çalışmalarda bulunacaksınız. Rum Lider yeni bir müzakereci olarak Mavroyannis’i atadı. Onun Türkiye’yi ziyaret etmesini ya da Yunanistan’da temaslarda bulunmasını düşünüyor musunuz? Efendim ikinci sorum da size olacak; Türkiye-Suriye sınırında Rasulayn kasabasında muhalefet güçleri ile PKK’nın uzantısı PYD arasındaki çatışmalar devam ediyor, zaman zaman Türkiye’ye de yansımaları var. Ve son olarak Rasulayn Kasabası PYD’nin eline geçti, hatta bayraklarını çektiler. Bu gelişmeleri Türkiye açısından yorumlar mısınız ve bugün belki Beşar Esad’ın bu bölgeye bir özerklik verebileceği şeklinde bazı haberler yayınlanıyor. Böyle bir gelişme olması durumunda Türkiye’nin tepkisi ne olacak? KCK’nın da yaptığı son açıklama çerçevesinde bütün bunları bizim için bir değerlendirir misiniz? YUNANİSTAN DIŞİŞLERİ BAKANI EVANGELOS VENİZELOS- Sorunuza ben sondan başlayarak cevap vermek istiyorum, evet doğru gerçekten Kıbrıs Rum tarafında bir müzakereci belirlendi. Bu belirlenmiş olan, tayin edilmiş olan müzakereci bu konudaki gerekli olan her türlü hareket tarzını kullanma yetkisine sahiptir. Şimdi Kıbrıs sorununun zaten iç işleri boyutunu biliyoruz. Kıbrıs sorununun uluslararası boyutunu biliyoruz. Kıbrıs sorununun Birleşmiş Milletler’le ilgili olan boyutunu biliyoruz. Bu noktada sadece bu bulunduğumuz çerçeveye yeni bir hareket, yeni bir ivme kazandıracak bir unsura ihtiyaç var. Kıbrıs konusundaki her zaman bizim tercihimiz; kalıcı ve geleceğe yönelik olarak kalıcı bir çözümün bulunmasından yanadır. Ama bunun gerçekleştirilebilmesi için de mutlaka bir siyasi iradenin bulunması gerekiyor. Bu aşamada da ben bu siyasi iradenin de var olduğuna inanıyorum. Kıbrıs Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler’in bir üyesidir, Avrupa Birliği’ne üye bir devlettir. Bununla birlikte Kıbrıs Cumhuriyeti’nde hem Rum tarafı, hem Türk tarafı bulunmaktadır ve kendilerine kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün bulunmasında her iki topluma da büyük görevler düşmektedir. DIŞİŞLERİ BAKANI AHMET DAVUTOĞLU- Tabii son dönemde Suriye’deki bütün gelişmeleri, sadece Rasulayn’ı değil bütün gelişmeleri büyük bir kaygıyla ve dikkatle izliyoruz. Gerek Humus’a yönelik hava bombardıman ve saldırıları gerek Rasulayn ve diğer birçok bölgedeki değişik gruplar arasındaki çatışmalar Suriye krizinin sadece Suriye içindeki güvenliği değil, uluslararası ve bölgesel güvenliği, Türkiye’nin güvenliğini de ne kadar yakından etkileyebileceğini ortaya koyuyor. Her şeyden önce bu çatışmalarda, Rasulayn’da süren çatışmalardan seken bazı atışlar dolayısıyla hayatını kaybeden vatandaşımıza tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Türkiye sınır güvenliği ve vatandaşlarımızın güvenliği bağlamında her türlü tedbiri almaktadır, almaya devam edecektir. Bu çerçevede de zaten Türk Silahlı Kuvvetlerimiz kendilerine verilen angajman kurallar çerçevesinde olayların gelişmesine paralel olarak gerekli tepkileri vermiştir. Türkiye’ye dönük atışların olduğu mevzilere yönelik olarak atışta bulunmuş ve tahrip etmiştir. Bundan sonra da kimden, hangi gruptan ve hangi gerekçeyle olursa olsun sınır güvenliğimize dönük her türlü tehdide karşı en etkin yöntem alınacak, anında cevap verilecektir. İkinci olarak, Suriye içindeki gelişmeler bağlamında, tabii Humus’ta yoğunlaşan çatışmalar dolayısıyla ortaya çıkan boşluk, Rasulayn’da bir şekilde bu boşluğu doldurmak isteyen gruplar tarafından istismar edilmeye çalışıldı. Zaten Suriye’de son derece kırılgan ve gerilimi yüksek bir iç savaş durumu var. Herhangi bir yeni emrivaki ya da de facto bir durum yaratma çabası bu kırılganlığı daha da artırır ve çok daha olumsuz neticelerin doğmasına sebep olur. Tabii rejim Kürtleri, Arapları, Türkmenleri ve değişik etnik ve mezhebi grupları birbirine düşürmek için bazı taktik adımlar atabilir. Hiç kimsenin bu tür emrivakilere yönelmemesi ve bu oyuna gelmemesi lazımdır. Bu emrivakinin tanınmasını bırakın, aksine çok daha yoğun çatışmalara sebebiyet verir. Her zaman söyledik; Suriye içinde herhangi bir mezhep ya da etnik temelli de facto durumların daha büyük durumları kabul etmek mümkün değildir ve daha büyük krizlerin sebebi olur. Ama Suriye’nin geleceği, siyasi yapının ne olacağı, orada hangi birimlerin olacağı konusu Suriye halkı tarafından seçilmiş Parlamento oluştuğunda o halkın temsilcileri tarafından kararlaştırılır; bu o aşamada Suriye’nin iç meselesidir. Ama o seçilmiş parlamento oluşana kadar herkesin bu tür emrivakilerden, bu tür de facto yaratma çabalarından uzak durması lazımdır. Bunun doğuracağı risk çok büyüktür. Çok teşekkürler.